21 Mayıs 2015 Perşembe

İlk Seyahatim


Geçtiğimiz haftasonu ailemle ilk seyahatime çıktım. 23 Nisan haftası beni dayımla 4 gün İstanbul'da bıraktıktan sonra, 19 Mayıs tatilinde Ankara'ya hep beraber gittik. Cuma günü evde bir hareketlilik vardı, çantalar, bavullar hazırlanıyordu. Hah yine gidiyorlar derken, baktım benim de küçük bir bavulum var. İçinde 4 günlük mamam, oyuncaklarım, atıştırmalıklarım vardı. Yatağımın yastığı da hazırlandığında emin oldum benim de gideceğime.


Ailemin çok eğlendiği bir hazırlık oldu bu arada. Ankara'da Ailemin büyükleriyle tanışmaya gidecektim ben de. O yüzden beni de birgün öncesinden güzelce yıkamışlardı. Yola çıkmadan da bana aldıkları toka ve fularları denedik. Büyük ailem bizi karşıladıklarında bunları takacaktım. Altta birkaç fotoğraf koydum. Bizimkiler pek beğendi, tepkilerinden bunu anladım. Ben de onları kırmayıp poz verdim :))) 



Yola çıkmaya yakın Halam Aydan geldi, babamın ablası. O da bizimle geldi Ankara'ya. Arabaya doluştuk ve yola çıktık. Araba seyahatlerine biraz alıştım. En azından arabanın kapısı açıldığında artık kendim hemen biniyorum ve iniyorum. Ama bu kadar uzun bir seyahate ilk defa çıktım. Biraz huzursuz ve rahatsız olsam da fena geçmedi. Sanırım 2 saat geçmişti, hava da sıcaktı, midem bulandı ve kustum. Büyük çimenlik bir bahçesi olan bir yerde durduk. Orada biraz dinlendik. Temiz hava iyi geldi. Bu arada babam arabada temizlik yaptı :))

Moladan sonra yastığımı koydular arka koltuğa. Daha rahat bir yolculuk oldu. En azından daha güvende hissettim kendimi ve yattım yastığımda. İstanbul'a dönüşümüzde Halam gelmedi, arka koltuk bana kaldı tamamen. Dönüşümüzde hava daha da sıcaktı. Gelirken olan şeylerin aynısı oldu maalesef. Yolun yarısında yine bir yerde durduk ve dinlendik, babam temizlik yaptı... Zamanla alışacağım sanırım bu uzun seyahatlere de.

Gelelim Ankara'da geçirdiğimiz 4 güne. Ailem için de benim için de çok güzel geçtiğini söyleyebilirim. Babamın ailesinde kaldık. Evlerinin önünde kocaman bahçeleri var. İlk gün ve gece biraz şaşkındım. Farklı bir yer, yeni insanlar, bir de tabii çok anlam veremiyordum olanlara. Düşünsenize, arabaya biniyoruz, 4 saat gidiyoruz, bambaşka farklı bir yere varıyoruz ve orada kalıyoruz birkaç gün. Yeni insanlar, yeni sokaklar, yeni kokular... Ama ikinci gün alıştım. Hatta üçüncü gün iyice benimsedim evi ve büyükbabamı yatağına çıkarak uyandırdım bile :)))



Hatta o kadar alıştım ki, koltukara bile çıktım, oyuncaklarımla orada oynadım ve orada uyuya kaldım :)))  
 

Babaannem çok titizlense de birşey demedi. Beni çok sevdiler. Daha önceden babamın bir köpeği daha varmış. Adı Eras'mış. Çok hareketli bir kardeşimmiş. Biraz fazla yaramazlık yapıyor ve çokça da havlıyormuş. Annem ve babam evlendikten sonra İstanbul'a taşınmışlar ve Eras'ın bu bahçeli evde bizimkilerle daha rahat edeceğini düşünmüşler. Öyle de olmuş. Özellikle büyükbabamın en iyi arkadaşı olmuş, hergün gezmeye çıkıyorlarmış, yürüyorlarmış uzun uzun. Uzun seneler yaşamış Eras, 18 yaşında artık yaşlılıktan aramızdan ayrılmış. Onu da burada anmış olayım. Köpek Cennetinde mutlu olduğuna eminim şimdi...

 


Eras'a kıyasla daha uslu bir köpek olunca :) Babaannem de çok ses çıkarmadı bana. Biraz tüy döktüm, çiçeklerini de ezmişim farkında olmadan ama olsun dedi, hatta yine gel dedi oradan ayrılırken.

Altta bahçede geçirdiğim zamanlardan birkaç fotoğraf var. Bir sonraki yazımda, Ankara'da yaptığımız diğer ziyaretlerimizi anlatacağım.  



















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder